"Ömür, zamanın acı tınısında açan yaralardan oluşan bir öyküdür."
"Ömür, zamanın acı tınısında açan yaralardan oluşan bir öyküdür."
ÖMÜR
Kahır çayında demlendin,
Dudağa cisminle geldin.
Zamansız tükendin ömür;
Mevsimsiz soldu günlerin.
Kalubelada yazılan
Gönül defterimde şu an,
Aramakla bitti ömür;
O sevgiliyi sorarsan.
Düşlerim geçti yolunda,
Dizim kanadı solunda.
Ateş gibi yandı ömür,
İki gözyaşı suyunda.
Etme, dön gel melek yüzlüm;
Deli divaneye döndüm.
Bu yetmezmiş gibi ömür,
Her gün ardından yaş döktüm.
Hatıralar dökülürken,
Şah damarımdan yakınken,
Ne tuhaf değil mi ömür?
Silinmiyor gözlerimden.
Aklım kaldı, izin kaldı;
İçimde gülüşün kaldı.
Kapanmaz yara bir ömür,
Orası açıkta kaldı.
Ezanla sala dizdiler,
Bir gelip bir de gittiler.
Bir kalpte açmadan ömür,
Gül misali soldum, yeter.
Severken geçmiş seneler,
Hicran delik deşik eder.
O kör kurşun gelir ömür,
İlk kadını deler geçer.
Halil Kumcu
19 Şubat 2024 / Pazartesi / Ankara