“Yalnızlık, insanın kabre kadar süren en derin yoldaşıdır.”
“Bazı yollar kalbe düşer, bazı yolcular kabre.”
“Yalnızlık, insanın kabre kadar süren en derin yoldaşıdır.”
“Bazı yollar kalbe düşer, bazı yolcular kabre.”
KABRE KADAR
Gözlerde gurbetin izi olmasa,
Söz kabre kadar; nefes kabre kadar...
İçte bir his, ince sızı olmasa,
Yâr kabre kadar; yâren kabre kadar...
Yıllara boynunu bükmüş bir çiçek,
Hasretle solmuş, savrulup gidecek.
Ne bir ah duyulur, ne gelir dilek;
Aşk kabre kadar; ateş kabre kadar...
Kapanmaz ruhumda açtığın yara,
Dermanı bulunmaz bu can pazara.
Sürgünüm ben artık her sonbahara,
Yol kabre kadar; yokuş kabre kadar...
Yalnızım, düşlerim yorgun, perişan;
Sensizlik yüzüme vurmuş bir zindan.
Ne kaldı geriye senden bir nişan?
Dil kabre kadar; gönül kabre kadar...
Zamandan geçmiyor hicranın yükü,
İçimde dinmiyor ayrılık küskü.
Etrafı sarmışken gönlümün bükü,
Gam kabre kadar; keder kabre kadar...
Kalbimde sönmeyen eski bir yazı,
Her gece kanar da silerim hıncı.
Bir ömrü sardıysa aşkın sancısı,
Naz kabre kadar; niyaz kabre kadar...
Ne bir dost aradı, ne sordu hâli,
Kalmadı tutunan bir umut eli.
Sevdanın yolunda yandı Halilî,
Hâl kabre kadar, hatır kabre kadar.
Halil Kumcu
25 Temmuz 2025 / Cuma / Ankara
Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.