"Aşk, yabancı kuşlar gibi uzaklaşırken, kalpte kalan izler ve pişmanlıklar, sessiz bir yankı gibi sürekli hatırlatır kendini."
"Aşk, yabancı kuşlar gibi uzaklaşırken, kalpte kalan izler ve pişmanlıklar, sessiz bir yankı gibi sürekli hatırlatır kendini."
YABANCI KUŞLAR GİBİ UÇUP GİDİYORSUN
On ikinin üstünde donakalmış,
Delikanlı kıvamındaki kafam;
Gecenin en çıkmazı,
Sabahın ise en olmazında sevdam.
İki damla hayale sığınır
Çırıl çırıl bir efkâr sahibiyle.
Bir resminle nefes alır,
Çocuklar gibi ağlarım kalbindeki bu işgale.
Yaşanmışlıkları yok eder
Hayali bir çemberdeki döngü;
Gece devrilir, sabah olur;
Umutlar parça parça etrafı tel örgülü.
Ölüm yastığa serpilmiş,
Musallat olmak üzere bana.
Seni bekleyen sevdana ayarlı gözlerimi,
İlacı zor bir hastalık gibi dikiyorum tavana.
Tutamıyorum zamanı, dolandı dilime;
Düşlerle rüyanın tam da ortasındayım.
Sessiz bir testere misali,
Varlıkla yokluk arasında yastayım.
Şu saate bir daha bir daha bak;
Muhatap bulamıyorum sorularıma.
Aşkı yanlış adreste gösteriyor,
Pişman ediyor doğduğuma.
Güya kalbini mühürlemişsin,
Akreple yelkovanın kovalamacasında.
Akşamın vedası,
Sabahın merhabasında.
Yabancı kuşlar gibi uçup gidiyorsun,
Bıçak yarama taktığın kâğıttan kelepçelerle.
İçimde sen, bunlar da dudakların;
Sevdamı sayıklıyorum isminle yedi düvele.
Halil Kumcu
12 Haziran 2024 / Çarşamba / Ankara