"Sürgün, ayrılığın ve hıyanetin getirdiği acının göğüs kafesini sıkan bir yük olduğu gibi, ruhun en derinlerine işleyen, her adımda ardında bir iz bırakan bir cezadır."
"Sürgün, ayrılığın ve hıyanetin getirdiği acının göğüs kafesini sıkan bir yük olduğu gibi, ruhun en derinlerine işleyen, her adımda ardında bir iz bırakan bir cezadır."
SÜRGÜN
Dünya üç dört nefes kadar,
Gel gör ki o da hicran.
Saçını başını yoldurur,
Kan ağlatır firakta mizan.
İki gözü iki çeşme,
Hıyanet ciğerlerine kadar yakar.
Oflama ve inleme seslerinle,
Pişmanlığın ayyuka çıkar.
Söz taşıyıp dedikodu yapma,
Zindanda ayılıp bayılırken, derin yüzülür.
Acıya alışır gibi yapma,
Sonra yüreğin ağzına gelir, üşür.
Sen, ölçüde tartıda hile yapan,
Sürgünü çoktan hak ettin.
Cehennem çubuğunu tüttürürken,
Kapının mandalını kaybettin.
İnim inim inlerken zifiri karanlıkta,
Ne kadar uzağa gidersen git,
Sahil kenarlarına, karlı dağlara,
İhanetin yakanda çarpışan iki çöp kibrit.
İçindeki o yabancı, o ben,
Şimdi bir kulübede veya bir bankta,
Kim bilir belki de bu şeyde,
Hızlıca akıp giden bizdik o toprakta.
Halil KUMCU
15 Ekim 2023 / Çarşamba / Ankara