Kırılır dalım rüzgârla beraber;
Ömrüm feda olsun aşkın üstüne.
Seninle geçen her dem ömre değer,
Sererim canımı yolun üstüne.
Sevdamı dumanlı dağlar bilsin de,
Ellerin, akan yaşları silsin de,
Hasretinle paramparça etsin de,
Sana kurban olsun başım üstüne.
Turnalar, bırakın yaram kanasın;
Dudağımda yanık bir ıslık çalsın.
Geceler boyu yüzümü okşasın,
Alnıma yazılmış yazın üstüne.
Ocağımda ateş köz olup yanar,
Sensiz geceleri karanlık sarar.
Her günüm Yusuf zindanına çıkar,
Aklımdan düşen her hazzın üstüne.
Gözüm yollarını yıllardır bekler;
Dillerden dillere ismini söyler.
Kanadım kırıldı, uçmaz oldum der;
Çık gel de geleyim izin üstüne.
Hesap kitap sorarsan tabut görür;
Geriye dönmezsen bedenim çürür.
Daralır sol tarafım, her gün ölür,
Söylediğin bunca yalan üstüne.
Baharda açılmaz gönlümün gülü;
Söndü el ocağında yanmaz külü.
Gülmedi yazgımın kara eylülü,
Suçladık kaderi geçmiş üstüne.
Halilî, gözümden damlarken sıla,
Tutuşur dizelerim senin aşkınla.
Dermanı bulunmaz ölümden başka;
Ahtın, bahtım olsun yemin üstüne.
Halil Kumcu
📍Şair Notu: Okur dostum… Bu satırları okurken belki sen de bir dalın kırılışını duydun içinde. Belki rüzgârın önünde savrulan bir yaprak gibi hissettin kendini. Bilmiyor musun, insan bazen sevdiğine tutunurken kendi içindeki bütün dalları kırar da yine vazgeçemez. Bak şimdi, sana bir şey söyleyeyim mi? Aşk dediğin öyle gülüp geçilecek bir heves değil; bir ömür uzayıp giden, kimi zaman acıtan, kimi zaman da “İyi ki var” dedirten bir yolculuk… Ben de o yolun üstüne serdim dizelerimi. Sen de bil istedim bunu. Belki sen de bir turnanın kanadında bıraktın birilerini, bir gecenin suskunluğuna emanet ettin adını anamadığın bir sevgiyi… Ben seni anlıyorum okur dostum. Hani bazen içimizde bir “gel” sesi vardır, bir de dışımızda “gitmek zorundayım” diyen dünya. İşte o arada yazıldı bu şiir. Diyeceksin ki: “Bu kadar yara, bu kadar sızı, bu kadar yangın neden?” Çünkü aşk, insanın yüreğine hem nefesi hem ateşi aynı anda verir. Ve biz, o ateşin üstünde pişmeyi göze alırız. Kül olsak da, yeniden doğarız dizelerden. Sen bu şiiri okurken, ben de seni dinliyorum aslında… Çünkü her okuyan, kendi yarasını getirir dizelerime. Her yaraya sözüm var sandım; meğer her söz başka bir yaraymış. İşte böyle dostum… Bu şiir, benim kadar senin de şiirin. Yalnızlığınla yan yana otururken, yüreğin şöyle usulca fısıldasın isterim: “Ben de yaşadım bunu… Ve iyi ki biri, benim adıma da söylemiş.”
2 Aralık 20025 / Salı / Bartın