"Kaybolmuşluk, zamanın geride bıraktığı derin yaradır; her eksiklik, ruhun acısında iz bırakır."
"Kaybolmuşluk, zamanın geride bıraktığı derin yaradır; her eksiklik, ruhun acısında iz bırakır."
KÜÇÜĞÜM
Yaşayıp gidiyordum küçüğüm,
Her şeye geç kalmışlığın ardından.
Kendi düşen ağlamaz;
Kim uydurdu bu yalanı sonradan?
Şikâyetim de yoktu hani,
Kuru bir dal gibiydim.
Yaşam denen serüvenin içinde,
Yol alır, sürüklenir, çiçeklenirdim.
Bu derde düşmeden önce,
Ne içindeydim yaşamın,
Ya da büsbütün dışında;
Kelimelerimi kifayetsiz bıraktın.
Bak şu üç günlük dünyama;
Olup bitene benim açımdan bir de,
Bir başka türlü kanatıyorsun.
Öyle derin yaralıyor ki gözlerin her seferinde.
Çekilir dert değil ki bu;
Hiçbir şey kalıcı değil, biliyorum.
Yapabilecek bir şeyler olsa keşke;
Yapılabilecek hiçbir şey yok ki, susuyorum.
Bir türlü hazırlamayı beceremedim kendimi,
Üfleyerek geçmeyen en kötü ihtimale.
Gitmen imkânsız gibiydi sanki;
Yolun başındayız sanıyordum haliyle.
İçim yara mezarlığına dönüştüğünden beri,
Sızım sızım sızlıyor göğsüm.
Yatamıyorum bir türlü üzerine;
Bu senin ne ilk ne de son ihanetin gördüğüm.
Tırnaklarının dikiş izleriyle,
Saç tellerin hâlâ içimde.
Soğumuyor bir türlü bu yara küçüğüm;
Bekliyorum kaybettiğim yerde, dün olduğu gibi bugün de.
Halil Kumcu
19 Aralık 2023 / Pazartesi / Ankara