"İkilem, yaşamın ve ölümün kesişim noktasında, varoluşun geçici doğasını ve sevginin ölümle sınanışını ifade eder; bir elveda, bir de son bakış."
"İkilem, yaşamın ve ölümün kesişim noktasında, varoluşun geçici doğasını ve sevginin ölümle sınanışını ifade eder; bir elveda, bir de son bakış."
İKİLEM
Nihayet soğuk bir kış sabahında,
Yalnızlığımın acı tortusu,
Sonbahar çiçeklerinin geçkin kokularıyla duyulur,
Alev alev yanan pencerelerde buğusu.
Yanık kokulu sokaklar,
Yankılanır ıstıraplı bir sesle.
Çok eski bir sırrı kulaklarıma fısıldar:
"Ölüm, ben sana geldim rastgele."
Ölümlü bir insanım ben,
Üstüme ilmek ilmek örülmüş.
Etten kemiktenim ben de,
Prangalar bağlanmış uzaktaki bir düş.
Sen ölürsen, ben de ölürüm.
Mermiyi kafama sıkar, gelirim.
Eğer bu işten sağ çıkmazsam,
Henüz vakit varken söyleyeyim.
Gözlerim kıvılcımlanıyor kederli.
Öyle bir an gelip çatıyor ki,
Yarına ait tüm renkler siliniyor.
Yaşamak denen şey zaten zoraki.
Çaresiz ölümü düşündüğümüz vakit,
Tozlu yollara aşkın bulaşır.
Zaman ve kederin arasında,
Hiçliğin ortasına sıkışır.
Geri dönüş yok artık ölümden.
Allah var idi, biz yok idik.
Biz yok olacağız,
Allah var olacak, beraber işittik.
Böyle bir şey işte hayat,
Topu topu üç gün, üç gecede tükeniyor.
Bir türlü tutamadığım ellerin,
Usulca kayıyor.
Yaşam ve ölüm döngüsündeki bir ayağım,
Her şeyin bittiği o yerde.
Sen, ben gibi geçici bir şey,
İkilemler içinde.
Halil Kumcu
12 Mart 2024 / Salı / Ankara