"Gönül kuşum, gitmekle mecnun bir romanın son sayfasına yakınlaştım; aşkın ve yokluğun arasındaki boşlukta, tutunacak bir dal ararken, yalnızlığın en derinlerine savruldum."
"Gönül kuşum, gitmekle mecnun bir romanın son sayfasına yakınlaştım; aşkın ve yokluğun arasındaki boşlukta, tutunacak bir dal ararken, yalnızlığın en derinlerine savruldum."
GÖNÜL KUŞUM
Bir romanın sayfalarında yaşıyorum,
Nasıl biteceğini bilmeksizin.
Son sayfasına ne kadar kaldı,
Sen bu öykünün neresindesin?
Bazen kendimden dışarı çıkıp,
Kim olduğuma bakıyorum.
Kimseyi tanıyamıyorsun gerçekten,
Kendimden bile kovuldum.
Nasıl çırpınıp, nasıl da korkuyorum,
Oysa bir çıkış kapısı gibi aşk.
Mesafeler ötesinden sesleniyorum,
Çaresizlik işte böyle başladı ıslak ıslak.
Yaşamak çekilmez,
Suladığım taşta çiçekler açmaz oldu.
Tutunacak bir dal aradım,
Elim yoruldu, ayağım yoruldu.
Yapayalnızım binlerce insanın içinde,
Senden içeriye, benden dışarıya her yolculuğun
Bağıra çağıra bedelini ödedim.
Ne çok acıttı, ne çok kanattı yokluğun.
O dilek ağacının altında güçsüzüm,
Gönül kuşum gittiğinden beri.
Ne kadar zamanım kaldı ki,
Bulutlar bu kadar mı değiştirdi savurduğun külleri?
Nerenden tutayım seni,
Ardımdaki yol çok uzun, önümdekinden.
En can alacak yerimden vurdun paslı hançeri,
Uçurumun kenarında gözüm bağlı kefen dikerken.
Halil Kumcu
16 Kasım 2023 / Perşembe / Ankara