Şiirden geriye kalan satırlar:
“Eğilmek insana yalnız secdede yakışır.”
“Altın parlar ama vicdanın nuru kadar aydınlatmaz.”
“İki lokma helal, bin sofralık haramdan yücedir.”
“Her çağın zindanı farklıdır, ama iman hep aynı ışıktır.”
Şiirden geriye kalan satırlar:
“Eğilmek insana yalnız secdede yakışır.”
“Altın parlar ama vicdanın nuru kadar aydınlatmaz.”
“İki lokma helal, bin sofralık haramdan yücedir.”
“Her çağın zindanı farklıdır, ama iman hep aynı ışıktır.”
BOYUN EĞMEM
(İnançla Direnen Kalbin Destanı)
Yalancı dünya süsüne, aklım ermez oyuna,
Beşerdir, şaşar kral; zulmün önünde boyun eğmem.
Başında bir taç, altında da taht olsa boşuna,
Hanzala yüz dönen, kulun önünde boyun eğmem.
Dünya malına aldanmam, altın sarısına da,
Gözümde değer taşımaz hileli parası da.
Halkın yolundan sapmam, şaşmam doğrusu yargıda;
İnsafsız, zalim puşt kulun önünde boyun eğmem.
Zincire vursalar bile, ruhum özgür kalacak,
Kör karanlık çağda da olsa bir ışık yanacak.
Kâğıt kalemim Hakk’ı yazar, susmak bana yasak;
Gerçeği söylerim, kulun önünde boyun eğmem.
İki lokma, bir hırka bana kâfidir kâinat,
Helalinden olursa, var o bir lokmada hilkat.
Şükürle geçer naçar ömrüm, bilmem ben saltanat,
Rızkı veren Allah, kulun önünde boyun eğmem.
İftiralar, yalanlar taş duvar gibi örülür,
Dost görünen düşmanlar hırsız rolüne bürünür.
Solmuş yüzüme yaş değer, üstüne ah sürülür.
Sözümle yaşarım, kulun önünde boyun eğmem.
Nice sultanlar geçti, hepsi de toprakta şimdi;
Ne taç kaldı, ne makam, ne şöhret… terk etti şimdi.
Yolum ecel olsa, Azrail’e göz kırpar şimdi;
Tek rehberim Hak’tır, kulun önünde boyun eğmem.
Gecenin koynundadır secdeyle doğan her seher;
Her bir yıldız zikr eylerken gönlüm tefekkür eder.
Varlığı yok sayarım; Yaradan’dır tek mukadder,
Hünkâr halifesi, kulun önünde boyun eğmem.
Zindanlar korkutamaz, kor ateş beni yakamaz,
İmanla dolu göğsüm var, bu nur sönüp saklanmaz.
Kul Halilî katline ferman yazan ey düzenbaz;
Canımı veririm, kulun önünde boyun eğmem.
Halil Kumcu
📍Şair Notu: Bilir misin dostum, insanın en ağır zinciri bazen kendi korkusudur. O yüzden yazdım bu dizeleri; korkuya, zulme, yalanın süsüne karşı dimdik durmak için. Çünkü bazı kapılar eğilince değil, dik durunca açılır. Belki sen de bir gün, haksızlığın karanlığında kalırsın… Belki herkes sustuğunda sen konuşmak istersin. İşte o an hatırla bu şiiri. “Boyun Eğmem” bir meydan okuma değil; bir iç direniştir. Kibirle değil, imanla söylenmiştir bu söz:
Zincire vursalar bile, ruhum özgür kalacak. Ben sadece kendi kalbimin hakkını savundum.
Sen de kendi kalbinden yana ol — çünkü insan, eğilmediği kadar insandır.
28 Ekim 2025 / Salı / Bartın
Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.