"Ölüm, yaşamın ucundaki yolculuk kadar ebedi; gözyaşı ve acı, tarih boyunca süren bir inkâr, her gün Azrail’in soğuk nefesiyle yüzleşen bir ömrün sonu."
"Ölüm, yaşamın ucundaki yolculuk kadar ebedi; gözyaşı ve acı, tarih boyunca süren bir inkâr, her gün Azrail’in soğuk nefesiyle yüzleşen bir ömrün sonu."
ÖLÜM SOLUYAN HER GÜNÜN YOLCUSUSUN
Görenin yüreğini dağlayan ölüm,
Yanağındaki ak mermerde üşüyor.
Ürkek bir ceylan, masum bir gamzede,
Aşığın gönlünde kalan yegâne kor.
Ağlama, anam, ağlama.
Ölüm denilen rahmette sonsuzluk var.
Er ya da geç ebediyet,
Yaşamın ucundaki yolculuk kadar.
Önce gözünden birkaç damla yaş sızar,
Sonra katıla katıla ağlarsın.
İlk toprak, ilk çivi gibi, anam,
Böğrüne saplanır zulandaki bıçağın.
Ne yazık ki,
Kabil’in Habil’i öldürdüğü uğursuz gün,
Taşıdığı günah acı içinde hâlâ inliyor,
Sanki dünyayı ikiye bölmüştü büsbütün.
Bu güruh kör kandilin ışığında, anam,
Kanla yazılmış tarih silinmez artık.
Manasız oyunda aktör olsan da,
Makûs kaderinin sonu mezarlık.
Yaşamın anlamı ne, anam?
Hissetmiyor musun?
Azrail’in soğuk nefesi şah damarında,
Ölüm soluyan her günün yolcususun.
Halil KUMCU
6 Kasım 2023 / Pazartesi / Ankara