"Zamanın dişleriyle öğütülen hatıralar, en derin yaraları bile bir demir dikeni gibi kalbimizde bırakır."
"Zamanın dişleriyle öğütülen hatıralar, en derin yaraları bile bir demir dikeni gibi kalbimizde bırakır."
SON TREN
Testerenin dişleri küllerin arasında,
Cellat zaman öğütür sessizce bir takvimi.
Tutuşan anılar yaralar her saat resmi,
Savurur rüzgârda bir sözle vade bitimi,
Kaybolur satırlar gözümdeki damlada.
Bir avuç mazide gözlerin aklıma gelir,
Kırar çocukluğumun barikatlarını,
Yaram üstüne ayrılığın acısını,
Gam yükü alır kurşun sancısını,
Uzak nağmenin kucağında erir.
Sıcacık bir ekmek somunu küser,
Zeval vakti taş yiyen divane kuşuna,
Yarım kalan düşlerden kaçan kaçana,
Gönül yakan mısralar yana yana,
Sobe pamuktan, helva elmadan şeker.
Öteki yarımda gönül aynası tozlanmış,
Dalıp giderim salıncak kurduğum günlere.
Ömür törpüsü değirmeni evire çevire,
Anamın nasırlı ellerinde katre,
Dalına küsmüş yaprak gibi solmuş, sararmış.
Bu ömrün son treni,
Ah, başıboşluk, çocukluğa özlem,
Bir demet çiçek, bir de kara kalem,
Yağmur yüklü bulutlara kasem,
Yüreğimin ta ortasında demir dikeni.
Halil KUMCU
25 Eylül 2019 / Çarşamba / Ankara